Kayıtlar

Saleh al-Jafarawi'nin Vasiyeti

Resim
Saleh al-Jafarawi'nin Vasiyeti Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. O buyurmuştur ki: "Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Hayır, onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar." (Âl-i İmran, 169) Ben Salih. Bu vasiyetimi bir veda olarak değil, yürekten seçtiğim bir yolun devamı olarak bırakıyorum. Allah şahittir ki, halkımın evlatlarına bir destek, bir ses olabilmek için tüm gücümü ve çabamı ortaya koydum. Acıyı ve zulmü her detayıyla yaşadım. Izdırabı ve sevdiklerimi kaybetmenin acısını defalarca tattım. Buna rağmen gerçeği olduğu gibi aktarmaktan bir an bile geri durmadım. Bu gerçek, tereddüt edip susanların aleyhine bir delil olarak kalacak; en şerefli, en değerli ve en cömert insanlar olan Gazze halkının yanında duranlar için ise bir onur olacak. Şehit olursam bilin ki, yok olmadım... Ben şimdi cennetteyim, benden önce giden yoldaşlarımla birlikte; Enes'le, İsmail'le ve...

ON ÜÇ LİRALIK DÜNYA

Resim
ON ÜÇ LİRALIK DÜNYA Fotoğraf:  Javad Esmaeili "İhsan abi yeter ama be, helak ettin kendini. Kurdun kuşun nasibi veren Allah sizi de aç bırakmaz, üzülme gözünü seveyim. Bir kapı kapanır, başka kapı açılır. Değil mi lan Kadir?" "Tabii abim sıkma canını sen." "Doğru diyon Hüseyinim hayırlısı olsun. Hadi ben kalkıyom. Sizin de canınızı sıktım." "Aman abi ne demek sen iyi ol da. Haydi, selametle." Hüseyin abi kahveci değil de dert dinleme merkezi sanki. Allah var severek yapıyor bu işi. Kahvecilik zor zanaat. Eh başka türlü de yapılmaz bu iş, çekilmez yani. Bu kahveye her gün bir ton adam gelir, çalışan adamlar pek uğramaz. Ya emekli amcalar ya da işsiz abiler… Ha bir de ben. Eğer o gün işsiz kalmışsa biri, bunu ilk Hüseyin abi anlar. İşsizin ilk işsiz günü başında bir şapka varmış da o şapkayı başından almış, gözlerini yere dikmiş gibi bir hâli vardır. Adımları küçük ve tereddütlüdür. Rengi solmuş, bahtına siyah bir gül düşmüştür sanki. Ş...

Çiğdemlerle Gelen Eski Baharlar

Resim
Çiğdemlerle Gelen Eski Baharlar Uzun zamandır gitmek isteyip gidemediğim abimlerin bağ evine yakın zamanda gitmek nasip oldu. Aslında kışın kar manzaralarını oradan görebilmek isterdim, gittiğimde toprağın altından yeşile duran tabiatla tarlalarda ve dağlarda azınlığa düşmüş kar parçalarının müthiş ahengiyle karşılaştım. Çocuklarla birlikte kısa bir yürüyüşün ardından tarlalardan pavkuran koyu turuncu çiğdemlere yöneldik. Onlara çiğdemlerin hem çiçeğinin hem de köklerinin tatlı ve yenilebilir olduğunu anlattım, ben zaten biliyorum dedi içlerinden biri, sonra çiğdemin bilimsel terminolojideki ismine baktık google'dan. Her bir çiçeğin, otun başka başka isimleri olduğunu anlatırken bir yandan da diğer çiçeklerle karıştırıp yememeleri için telkinde bulundum. Çocuklarla konuşurken bir anda kendi çocukluğumda aynı tarlaları çiğdem çıkarmak için adımladığımız günlere gitti ruhum. Rahmetli babam küsküç denilen ilkel bir alet yapmıştı bizim için. Orta uzunlukta, ele gelecek kal...

Güneşli bir ocak gününden merhaba güzelim - mektup

Resim
Güneşli bir ocak gününden merhaba güzelim Sana bu satırları güneşli bir ocak gününden yazıyorum güzelim. Bu havalara üzülüyorum çünkü kurak geçecek bir yazı çağırıyor. Sanane be kızım diyorum içimden, al güneşi içine, sevin geç. Ben böyle biri değilim ama, tanrının işine karışırım hep. Sanki güneş de mevsim de benim emrimde, ben beceremedim sanki şu dünyayı yönetmeyi. Böyle bir dünyaya küfretmek günah değil gibi geliyor çoğu zaman. Dedim ya tanrının adına düşünüp kararlar veriyorum sürekli. Neyse diyorum biraz Osman Konuk okuyayım. İlk okuduğum kitabı "Tehlikeli Belki"den sonra yeni durağım "Kırmızıda Beklerken" oluyor. Yanlış bir zamanlamayla açmış güneşin ve saçma sapan tesadüflerle mahvolan hayatımın hesabını soracak kimse bulamadığım zamanlarda böyle yaparım. Şiir okudukça daha kötü olurum, kötü oldukça şiir okurum. Birkaç şiir geçtikten sonra durup iyice bir kafamı dağıtmam gerekir. Dağıtmam gerekir evet, toplanması imkânsız olan...